Kırsal Kalkınma’da Deneyim Paylaşımı ve Strateji Geliştirme Toplantısı Sonuç Bildirgesi 10-11 Mart 2008 Diyarbakır



Kırsal Kalkınma’da Deneyim Paylaşımı ve Strateji Geliştirme Toplantısı
Sonuç Bildirgesi
10-11 Mart 2008
Diyarbakır
TOPLANTI KATILIMCILARI
Ayşe Gündüz HOŞGÖR, ODTÜ
Aylin ÖRNEK,   Heinrich Böll Stiftung Derneği
Bade UYSALER,  Özyeğin Vakfı
Berivan ALAGÖZ,  Kalkınma Merkezi
Bülent GÜLÇUBUK,   Ankara Üniversitesi
Çağatay Özcan KOKULU,  Gödence Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi-Seferihisar
D.Hüseyin DEMİR,   GAP Bölge Kalkınma İdaresi
Duygu SOYER,    SÜRKAL Derneği
Ferhat ÇIRA,  Dicle Üniversitesi
Goran SOSTER,  Prlekjiya Development Agency/ Slovenya
Hüseyin DOĞAN,  Munzur Vadisi Çevresini Koruma Kurulu
Hasan ŞEN,  Munzur Vadis Çevresini Koruma Kurulu
Halina SİEMASZKO,    Polish Rural Forum-/Polonya
İlhan KOÇULU,   Boğatepe Çevre Ve Yaşam Derneği
Joost JONGERDEN,  Wageningen Universty /Hollanda
Kemal UYANIK, Kalkınma Merkezi
Mehmet AÇIKGÖZ, GAP Bölge Kalkınma İdaresi
M.Tahir DADAK,  Kalkınma Merkezi
M.Şerif BALTAŞ, Kalkınma Merkezi
Marta MARCZİS, UNDP/Macaristan
Nurcan BAYSAL,  Kalkınma Merkezi
Niyazi KAVAR,  Kalkınma Merkezi
Rahmi DEMİR, SÜRKAL Derneği
Rana Zincir CELAL , Chrest Vakfı
Sedat BAYER , Tarım İl Müdürlüğü/ Diyarbakır
Tülin İŞLER,  GAP Bölge Kalkınma İdaresi
Ulrike DUFNER, Heinrich Böll Stiftung Derneği
Yılmaz AKINCI, Kalkınma Merkezi
Zarife DURMAZ, Kalkınma Merkezi
TOPLANTININ KAPSAMI
Türkiye’de ve dünyada değişen şartlar altında kırsal kalkınma stratejisi nasıl olmalıdır,  Sivil Toplum Kuruluşları kırsal kalkınma çalışmalarının neresinde ve nasıl yer almalıdır, Türkiye’de kırsal kalkınmada farklı pratikler nasıl geliştirilebilir gibi konularda vizyon geliştirmek ve deneyim paylaşmak amacıyla Kalkınma Merkezi ve Heinrich Böll Stiftung Derneği tarafından düzenlenen “Kırsal Kalkınma’da Deneyim Paylaşımı ve Strateji Geliştirme Toplantısı” Chrest Vakfı’nın  da katkılarıyla 10-11 Mart 2008 tarihlerinde Diyarbakır’da düzenlendi.
Toplantıya Macaristan, Polonya, Slovenya ve Hollandadan katılımcıların yanı sıra, Türkiye’den Kars, İzmir, Ankara, Tunceli, İstanbul, Ş.Urfa illerinden çeşitli kamu, sivil toplum ve uluslararası kuruluşların temsilcileri katılmıştır. Toplantı ilk gün 5 farklı oturumdan oluşmuştur. Bu oturumlarda sırasıyla;
§  Dünyadaki kırsal kalkınma politikaları ve kırsal kalkınma yaklaşımlarındaki değişimler,
§  Farklı ülkelerin kırsal kalkınma deneyimleri,
§  AB sürecinde Türkiye’de kırsal kalkınma yaklaşımı,
§  Türkiye’den farklı kırsal kalkınma deneyimleri, ve
§  Türkiye’de kırsal kalkınma alanında araştırma ve değerlendirme deneyimleri tartışılmıştır.

Toplantının ikinci gününde ise kırsal kalkınma ve uygulanan projeler kapsamında sorun alanlarının tanımlanması, sürdürülebilirlik ve uygulanabilir stratejiler üzerine bir atölye çalışması düzenlenmiş ve sonrasında Kalkınma Merkezi’nin ‘Kırsal Alan Kapasite Geliştirme Projesi’nin proje sahalarından olan Eğil köyleri ziyaret edilmiştir.
Eşitsiz kalkınma ve dengesiz büyüme tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de en çok kırsal alanları etkilemektedir. Gıda ve gıda dışı fert yoksulluk oranı Türkiye kırsalında %37.1 civarındadır. Yine kırsalda tarım dışı işsizlik %16’ya kadar çıkmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan itibaren çeşitli kırsal kalkınma ‘uygulamalarını’ yaşamış ve kırsal kalkınma politikalarını genellikle dönemin hükümetlerinin siyasi görüşleri belirlemiştir. Her gelen hükümet yeni bir modeli, yaklaşımı denemeye ve altyapısını oluşturmaya çalışmıştır. Uygulanan kırsal kalkınma projeleri genelde yukarıdan aşağıya merkeziyetçi bir yaklaşımla ve çoğu zaman alandan, hedef kitleden kopuk bir biçimdes hazırlanmıştır. Sonuçta, doğal olarak beklenen hedeflere uzak kalan, sürdürülebilir olmayan projeler ortaya konulmuştur. Kaynak, emek, zaman, personel israfına yol açan bu uygulamalar Türkiye’ye istenmeyen, niyet edilmeyen “deneyimler” kazandırmıştır. Toplantıda bu deneyimler tartışmaya açılmış ve modellerin uygulanabilirliği üzerinde durulmuştur. Tabandan kopuk, maliyet etkin olmayan, insanı kalkınmanın odağına koymayan, cinsiyet körü, sosyal faktörleri dikkate almayan, çevreyi-doğayı gözetmeyen kalkınma uğraşıları bundan sonraki çalışmalara altlık oluşturması açısından dikkate alınmayı gerektirmektedir.
Toplantıda Türkiye ile benzer özellikler gösteren bazı ülkelerin deneyimlerinden yararlanılmaya çalışılmıştır. Bundaki temel amaç ise Türkiye’nin deneyimleri ile bazı ülkelerin deneyimlerini kıyaslamaktır. Bundan hareketle, özellikle Macaristan kırsalında uygulanan ‘kalkınma koç’luğu (coach) sistemi özel olarak ele alınmış ve bu sistemin gerek kırsal alanlarımızdaki sorunların gerekse kırsal alanlardaki ihtiyaçlarımızın benzerliğinden dolayı Türkiye için uygulanabilirliği tartışılmıştır. Slovenya’daki gibi sivil toplum, kamu ve özel sektörü bir araya getirecek bir yapı kurmanın da ülkemiz için yararlı olabileceği özellikle vurgulanmış ve AB fonlarının iyi kullanımına örnek olarak Polonya deneyimi üzerinde durulmuştur. Türkiye’de sivil toplumun kırsal deneyimleri kooperatifçilik temelinde tartışılmış ve örgütlü yapılara verilen desteklerin ne yönde olması gerektiği üzerinde durulmuştur.
Toplantıda ortaya konulan verilere göre Türkiye’de kırsal alana ilişkin yapılan araştırmaların yaklaşık %40’ı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerine yönelik yapılmıştır. Bu araştırmaların başında planlama, göç, bölgesel kalkınma ve kadın alanlarının geldiğine dikkat çekilmiştir. Kırsal yoksulluk, modernleşme, kırsal miras, üretici örgütlenmesi, dezavantajlı gruplar gibi alanlar ise neredeyse hiç çalışılmamıştır. Kırsal alanda tefecilik sorunu başlı başına bir sorun olarak ortada durmakta olup, bunun ile ilgili ampirik çalışmalara gereksinim duyulmaktadır. Bu sorun ile baş edebilmek için özel kredi mekanizmalarının geliştirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Türkiye’de kırsal alandaki başlıca sorun alanları toplantıda elde edilen bulgular sonucunda şu biçimde ortaya konulmuştur:
·         Kırsal alanlara ilişkin güncel, detaylı, bölgesel verilere gereksinim duyulmaktadır.
·         Kırsal alana ilişkin bilgi/deneyim paylaşımına yönelik bilgi ağları bulunmamaktadır.
·         Temel altyapı sorunları kırsal alanların önemli bir bölümünde devam etmektedir.
·         Kırsal kalkınmaya ilişkin projelerin hazırlanması ve uygulanması kapsamında değişik sorunlar mevcuttur. Bunlar: hedef kitlenin ihtiyaçlarının iyi ve doğru bir şekilde belirlenememesi,  projelerin ihtiyaç odaklı olmaktan çok sektörel odaklı olması, projelerde katılımın dikkate alınmaması, hedef kitledeki kapasite yetersizlikleri, hedef kitle ve proje hazırlayanlar arasındaki kopukluklar ve bunların bir uzantısı olarak hedef kitlenin projeleri sahiplenmemesi sayılabilir. Yine projelerin sürdürülebilirliğinin gözardı edilmesi ve izleme, değerlendirme ve denetim mekanizmalarının projeye dahil edilmemesi diğer sorunlu alanlardır. 
·         Tarım sektörünün yapısal sorunları kırsal kalkınma için engeller oluşturabilmektedir.
·         Ulusal tarım politikaları ile kırsal kalkınma politikaları ve uygulamaları arasında paradokslar bulunmaktadır.
·         Örgütlenme alanında pek çok sorun bulunmaktadır. Bunlar: kurum içi etkileşimin olmaması, hedef kitlenin örgütlenme konusundaki bilinç eksikliği, kişisel çıkar ve amaçlar için örgütlerin kullanılması, politik çıkarlar nedeniyle bürokratların fazlaca işin içinde olması, örgütlenme alanında model oluşturabilecek iyi örneklerin azlığı, iletişim ve bilgi yetersizliği, dışsal canlandırıcıların olmayışı, yeterli kaynağa sahip olmama, örgüt içinde insan kapasitesini geliştirmeye yönelik faaliyetlerin azlığı sayılabilir. Örgütlenmede bir diğer sorun ise tabandan gelen örgütlenme eğilimlerinden çok, devletin bir şeyler vermeye dayalı örgütlenmeye ağırlık vermesidir.
·         Eğitim düşüklüğü ve düşük kapasite kırsal alanda sorun olarak varlığını devam ettirmektedir. Bunlar; eğitim olanaklarının nicel ve nitel olarak sınırlı olması, kırsala uygun olmayan eğitim programları, eğitim programlarının yerel bilgi, değer ve koşullar dikkate alınmadan hazırlanması, eğitim programlarının teorik programlardan oluşması, pratik ve görsel eğitimlere yer verilmemesi; hem eğiticilerde, hem de eğitim alacak kişilerde motivasyon ve sahiplenme eksikliği olması, eğitim ihtiyacının çok çeşitli olması gösterilebilir.
·         Kırsal yerleşimler arası iletişimin yeterli düzeyde olmaması, kır ile kent arasında iletişim eksikliği önemli bir sorundur.
·         Üniversiteler  kırsal alandaki sorunları konu alan araştırmalara yeterince girememişlerdir.
·         Gelir getirici faaliyetler bağlamında da birçok sorun mevcuttur. Bunlar: ürün kalitesinin düşüklüğü, verimsizlik, örgütlü olmayış, eğitimsizlik, bilgiye ulaşmada sıkıntı çekme, kırsal alanda tarım dışı gelir getirici faaliyetlerin geliştirilememesi, tarıma dayalı sanayiye yeterince ağırlık verilememesi ve bölgesel dağılımındaki dengesizlikler, ürün çeşitlendirilmesinin azlığı, kamunun kırsal alana yönelik desteklerinin yeterince bilinmiyor olması sıralanabilir.
·         Kırsal kalkınmada kadın/cinsiyet dengeli yaklaşımlar dikkate alınmamaktadır. Kırsal alanda ataerkil yapı önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.  Kırsal alana bakıldığında, kadının iş yükü, eğitimsizlik ve farkındalık olmayışı bu ataerkil yapıyı ne yazık ki desteklemektedir.

Yukarıdaki sorun alanlarına ilişkin olarak geliştirilen stratejiler ise aşağıda sunulmuştur:
·         Kırsal kalkınma için kamu-STK-özel sektör işbirliğini geliştirecek ve yönetişimi güçlendirecek yapılar oluşturulmalıdır.
·         Kırsal kalkınma çalışmaları entegre bir şekilde ele alınmalı; ekonomik, sosyal, çevresel ve kültürel çalışmalar birbirini beslemelidir.
·         Kırsaldaki mevsimlik işçiler kentsel yoksulluğun da risk grubudurlar, bu gruba yönelik özel programlar geliştirilmelidir.
·         Toplumun ihtiyaçlarına dayalı, gerçekçi ve uygulanabilir projeler üretilmelidir.  Projelerde öncelikler iyi belirlenmeli, kaynaklar etkin kullanılmalıdır. Projelerde sivil toplumun, diğer kurumlar ve bireylerin güçlendirilmesine özel önem verilmelidir.
·         Eğitim ve kapasite geliştirmeye yönelik motivasyon eksikliği giderilmelidir. Eğitim ihtiyacı kırsal halkla ve kırsal alandaki kamu görevlileri ile birlikte belirlenmeli, eğitim programları yerel bilgi, değer ve olanaklar dikkate alınarak hazırlanmalı, eğitim programları özgüveni desteklemeli, uygulamalı eğitimlere ağırlık verilmeli, yerel liderlerin rolü önemsenmeli ve bu kişilerin eğitimine özel önem verilmeli, tarım teşkilatlarındaki eğitim birimleri güçlendirilmeli, ve tüm bu programlar kamunun eğitime ilişkin fiziksel altyapı yatırımlarıyla paralel gitmelidir.
·         Örgütlenmenin sağlanabilmesi, doğru ve etkin bir biçimde varlığını sürdürülebilmesi için; çalışma yapılacak alanların iyi tanınması, buna yönelik detaylı veriler toplanması, yerel halk ile katılımcı toplantılar yapılması ve farklı sorun ile gruplara yönelik modellerin belirlenmesi önem taşımaktadır. Proje temelinde örgütlenme yerine sorun bazında örgütlenme yaklaşımının benimsenmesi, aşağıdan yukarıya ve cinsiyet dengeli yaklaşımların belirlenmesi önemlidir. Tabana dayalı örgütlenmenin önemli bir yaklaşım olduğunun da ayrıca altı çizilmelidir.  Formel örgütlenmelerin yanı sıra uygulama konularına ve alanlarına bağlı olarak enformel örgütlenmeler de teşvik edilmelidir. 
·         Gelir getirici faaliyetlere yönelik olarak verimliliği artırıcı çalışmalar yapılmalı, havza ölçeğinde ürün desenleri oluşturulmalı, katma değeri yüksek tarımsal üretime geçilmeli ve yatırımlar gerçekleştirilmeli, tarım dışı gelir getirici faaliyetler arttırılmalı, kamunun kırsal alana yönelik desteklerinden kırsal nüfusun azami ölçüde yararlanması sağlanmalıdır.  
·         Kırsal alanda toplumsal cinsiyet dengeli bir kalkınma anlayışı zorunludur. Bunun için yerelde “kanaat önderlerini” konunun önemine dair ikna etmek ve bu yaklaşımı benimsemelerini sağlamak önemli bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır.  Yine uygulanacak projelerde yer alacak uzman ekibin toplumsal yapıya duyarlı olması önemlidir. Kadın ve çocuk başta olmak üzere dezavantajlı grupları çalışmalara ve kararlara katarak pozitif ayrımcılık yapmak da gereklidir.  
·         Anadoluda binlerce yıldır geleneksel olarak yapılan tarımın geleceğe taşınması ve göç ile azalan deneyim aktarma işlevinin gelişimi için bilgi bankası kurulması önemlidir.
·         Sivil toplum kuruluşları ile kamu arasındaki bilgilerin paylaşımına yönelik bir işbirliği ve denetim mekanizmasının kurulması, hedef kitlenin güvenini kazanma açısından da önemlidir.

Son olarak, kırsal kalkınma sosyal eşitsizlikleri ortadan kaldırmayı hedefleyen ve insanın insanca koşullarda refahını artırmayı amaçlayan bir dönüşüm sürecidir. Bundan hareketle süreç insan odaklı, yoksulu gözeten, toplumsal cinsiyet eşitliğini dikkate alan, eşitlik ve hakkaniyete uygun,  katılımcı ve sürdürülebilir bir biçimde yönetilmelidir.

İki günlük toplantı ardından yapılan değerlendirmeler sonucunda, toplantı katılımcıları kırsal kalkınma konusunda strateji geliştirme bağlamında çalışmalara devam edebilmek ve bu alanda bir ağ yapılanmasına gidebilmek amacıyla yılda iki kez biraraya gelmek ve bu ağın PREPARE gibi uluslararası ağlarla ilişkisini geliştirmek konusunda görüş birliğine vardılar.


Kırsal Kalkınma’da Deneyim Paylaşımı ve Strateji Geliştirme Toplantısı
Çalışma Grupları Notları
11 Mart 2008
Diyarbakır
1. GRUP
Sorun Alanı:  Projelerin Hazırlanması ve Uygulanması
Sorunlar:
Kırsal kalkınmaya ilişkin projelerin hazırlanması ve uygulanması kapsamında saptanan başlıca sorunlar arasında, özellikle proje hazırlanması aşamasında hedef kitlenin ihtiyaçlarının iyi ve doğru bir şekilde belirlenmemesi ve projelerin hala ihtiyaç odaklı olmaktan çok, sektörel odaklı olması gösterilebilir.  Projelerin hazırlanması, uygulanması gibi farklı evrelerde katılımcı bir yaklaşıma çok fazla rastlanmamaktadır.  Kapasite yetersizliğinden dolayı hedef kitlenin proje hazırlayamadığı da görülmekte, hedef kitle ve proje hazırlayanlar arasında kopukluklar olduğu gözlemlenmektedir.  Tüm bunların bir uzantısı olarak da hedef kitle, ortaya çıkan projeleri kolay kolay sahiplenmemektedir.      
Özellikle projelerin hazırlanması aşamasında projenin sürdürülebilirliğinin sağlanması için belirli önlemlerin alınmaması ve gerekli planlamanın yapılmaması ile uzun vadeli kalıcı etkiler yaratılmasının göz ardı edilmesi de sıkça rastlanan sorunlardandır. Genellikle izleme, değerlendirme ve denetim mekanizmaları planlama aşamasında projeye dahil edilmemektedir. 
Diğer başlıca sorunlar arasında genel anlamda kaynaklara erişimde yaşanan zorluklar; kamu kaynaklarının yeterince kullanılamaması, güvenilir veri eksikliği ve bilgi/deneyim paylaşımına izin verecek bir bilgi ağının olmayışı bulunmaktadır.  Yine çok önemli bir unsur olan örgütlenmeye ve işbirliklerine de proje hazırlanması ve uygulanması kapsamında çok fazla önem verilmemektedir. 
Genel olarak bakıldığında, bir “proje kirliliği”nden bahsedilebilir.  Diğer bir deyişle, fazla sayıda proje olmasına karşın, projelerin içeriği ve kalitesi arzu edilen noktada değildir.  Ayrıca, proje üretilmesinde ve uygulanmasında yaratıcılık unsuru göz ardı edilmekte, genellikle üretilen projelerin özgün ve yenilikçi olmadığı görülmektedir.  Son olarak, ülke koşullarını çok iyi tanımayan yabancı uzmanların projelerin hazırlanması ve yürütülmesinde çok da etkin olmayan bir şekilde dahil olmaları, proje sonuçlarının istenen yönde olmamasına etki etmektedir. 
Sorunun Çözümüne Yönelik Olarak…
Güçlü Yönler    
Bahsi geçen sorunların çözümü açısından bakıldığında, güçlü yönler olarak karşımıza çıkan unsurlardan biri ülkede halen kırsala yönelik projelere ihtiyaç duyulması ve bu alanın göreceli olarak bakir olmasıdır.  Ülkenin sahip olduğu kaynaklar (doğal kaynaklar, insan kaynağı vs.) da önemli bir potansiyel olarak görülmelidir.  Kırsal alana yönelik proje geliştirmenin önemi ile ilgili artan farkındalık ve özellikle bu alana ilgi duyan genç nüfus da dikkate alınması gereken unsurlardır.  Yerel sivil toplum kuruluşlarının çoğalması da önemli bir gelişme olarak göze çarpmaktadır.  Proje sayısındaki artışlar ise güçlü bir yön olarak görülmekle birlikte, projelerin içeriğine, etkinliğine ve uygulanabilirliğine bağlı olarak bu gelişme zayıf bir yön olarak da değerlendirilebilir. 

Ayrıca, valilik proje birimleri ile tarım danışmanlarının uygulamaları da sorunların çözülmesine katkı sağlayabilecek girişimler olarak önümüzde durmaktadır.  Uygulanan kırsal kalkınma projeleri sonucunda elde edilen deneyimler proje hazırlanması ve uygulanması bakımından önemli katkılar sağlayabilmektedir. Ülkemizde giderek artan inovasyon kültürü ise projelerin uygulanması ve hazırlanması alanında, doğru yönlendirildiği sürece, bir artı değer oluşturma potansiyeline sahiptir.  
Zayıf Yönler
Projelerin hazırlanması ve uygulanması açısından bakıldığında, mevcut dezavantajlar arasında mali yetersizlikler, kalifiye eleman eksikliği ve projelerin uygulanabilir olmaması sayılabilir.  Bürokrasi (kamu ile ilişkilerde ve sivil toplum kuruluşlarının kendi içlerindeki bürokrasiler), kamu desteğinin yetersizliği ve projelerin bir kısmının politik yönelimlerin etkisi altına girmesi ve politize edilmesi de engeller olarak karşımıza çıkmaktadır.  Genel bir değerlendirme yapıldığında, ilgili taraflar arasında işbirliği sağlama anlamında fazla yol kat edilememiş olması ve bilgi paylaşımının yetersiz bir düzeyde kalmasından da zayıf yönler olarak bahsedilebilir.  Ek olarak, “proje enflasyonu” kaynakların etkin bir şekilde kullanılmasını engellemektedir.  Projelerde, çoğu zaman ekonomik unsurların ön plana çıkması da çalışmaların sosyo-kültürel yönünün zaman zaman arka planda kalmasına neden olmaktadır.   
Çözüm için Sürdürülebilirlik ve Kurumsallaşma:
Projelerin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve kurumsallaşma olgusunun gelişmesi için ülkede “Proje Yönlendirme Ofisleri”nin oluşturulması önerilebilir. Sözü geçen kurumlar, kırsal kalkınma projelerinin (a) planlama, (b) uygulama ve (c) izleme/değerlendirme/denetim aşamalarında destek verme görevini üstlenebilir. Sürdürülebilirlik açısından, projelerin sonuçları ile başarılı ve başarıya ulaşamayan yönlerinin paylaşımı ve en iyi örneklerin paylaşılabileceği bir sistem ve platform oluşturulmalıdır.  Diğer bir deyişle, öğrenmeye ve bilgi alışverişine önem verilmesi, bunun sistematik bir şekil alması önemlidir.     
Strateji:
Projelerin hazırlanması ve uygulanması evrelerinin iyileştirmek için önerilenler arasında, toplumun ihtiyaçlarına dayalı ve gerçekçi, uygulanabilir projeler üretilmesi bulunmaktadır.  Özellikle projelerin hazırlanması aşamasında önceliklerin belirlenmesinin önemi büyüktür.  Fonların doğru yönlendirilmesi de, özellikle ülkemizde mali desteklerin yerine ulaşmaması bir sorun olarak karşımıza çıktığı için, kaynakların projeler kapsamında etkin kullanımı açısından son derece önemlidir.  Sivil toplumun, diğer kurumlar ve bireylerin güçlendirilmesine de ağırlık verilmelidir.  Son olarak, planlanan ve uygulanan projelerin kamuoyuna tanıtımı hem kırsala, hem de proje üretimine ilişkin bilinci arttırmak ve deneyim paylaşımı açısından gereklidir. 







2. GRUP
  
Sorun Alanı: Örgütlenme
Sorunlar:
Çok önemli bir konu olan örgütlenme alanında pek çok sorun olduğu saptanmıştır.  Yaklaşım olarak, bir yurttaşlık bilincinin (hak talebinin) eksikliğinden ve kırsal alanda bireysel davranışın giderek daha fazla ön planda olmasından bahsedilebilir.  Örgütlenmelere baktığımızda, kurum içi demokrasinin olmaması da bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır.  Hedef kitle çoğu kez neden örgütlenmesi gerektiğini dahi bilmemekte, hedef kitle temelli örgütlenmeye genellikle rastlanamamaktadır.  Örgütlenmenin bölgeye ve ihtiyaca uygun olmaması da sık sık karşılaşılan bir sorundur.  Farklı gruplar etrafında (kadınlar vs.) örgütlenme önemli olmakla birlikte bu yaklaşıma ilişkin örnekler fazla görülmemekte, genel anlamda, farklı örgütlenme modelleri yeteri kadar tartışılmamaktadır.       
Diğer bir yandan, oluşan örgütlenmelerin kişisel çıkar ve amaçlar için kullanılmaya meyilli olduğu ve politik çıkarlar nedeniyle bürokratların fazlaca işin içinde bulunduğu gözlemlenmektedir.  Proje bazında oluşan örgütsel yaklaşımlara bakıldığında ise, bunun bazı sorunlar yarattığı görülmektedir. 
Örgütlenmeye ilişkin sorunlar arasında, örgütlenme alanında model oluşturabilecek iyi örneklerin azlığı, iletişim ve bilgi yetersizliği –özellikle hedef kitleye yönelik bilgi azlığı-, ağ eksikliği, dışsal canlandırıcıların olmayışı gösterilebilir.  Yeterli kaynağa sahip olmama ve çeşitli nedenlerle örgüt içinde insan kapasitesini geliştirmeye yönelik faaliyetlerin azlığı da sorun yaratmaktadır.
Sorunun Çözümüne Yönelik Olarak…
Güçlü Yönler    
Örgütlenmeyle ilgili sorunların çözümüne yönelik güçlü yönler arasında insan kaynağının ortaya koyduğu potansiyel önemlidir.  Bu kapsamda, çözüm isteyen hedef kitlelerin varlığı, kadın potansiyelinin önemli bir güç oluşturması ve genel anlamda katkıda bulunabilecek potansiyel insan kaynağının olduğu göze çarpmaktadır.  Bunlara ek olarak, varolan olanakların örgütlere yönlendirilmesi de bir avantaj olarak ortaya çıkmaktadır. 
Zayıf Yönler
Sorunlara çözüm üretme aşamasında karşılaşılan engellerin bir kısmı genellikle içinde bulunulan siyasi konjonktür ve toplumun yapısıyla ilişkilidir.  Örgütlenme açısından bakıldığında, siyasi iklimin taraflı bir yaklaşımın ortaya çıkmasına neden olması sıkça karşılaşılan bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.  Diğer bir yandan, bürokrasi örgütlenme karşısında önemli bir engel oluşturmaya devam etmektedir.  Kırsal alanın genel yapısı değerlendirildiğinde, sorunun farkında olmayan bir hedef kitle olması, ataerkil ve feodal yapı, kadın potansiyelinin yeterince kullanılmaması ile toplumsal cinsiyet bakış açısının olmaması da sorunun çözümüne yönelik zayıf yönler olarak ortaya çıkmaktadır.   
Çözüm için Sürdürülebilirlik ve Kurumsallaşma:
Örgütlenmelerde sürdürülebilirlik ve kurumsallaşmanın sağlanabilmesi için getirilen önerilerin başında kurum içi demokrasiyi güçlendirecek stratejilerin belirlenmesi ve uygulanması gelmektedir.  Bu bağlamda, örgüt içlerinde yatay yapıların güçlendirilmesi, katılımcılık ve şeffaflığın geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır.  İlgili mekanizmaların doğru tanımlanması, vizyon ve misyonun tam olarak belirlenmesinin gerekliliği de vurgulanmıştır.  Ayrıca, iletişim ağlarının kurulması ve geliştirilmesi ile bu ağlar arasında bilgi paylaşımına yönelik etkinliklerin arttırılmasının sürdürülebilirlik açısında büyük katkı sağlayacağı öngörülmektedir.  Örgüt içi eğitim faaliyetlerinin geliştirilmesi ile kurum içi ve hedef kitleye yönelik düzenli bilinçlendirme çalışmalarının yapılmasının da gerekli olduğu tartışılmıştır.  
Stratejiler:
Örgütlenmenin sağlanabilmesi, doğru ve etkin bir biçimde varlığını sürdürülebilmesi için bazı stratejiler önerilmiştir.  Önerilerin başında, çalışılan alanın iyi tanınması ile farklı sorun ve farklı gruplara yönelik modellerin belirlenmesi gelmektedir.  Örgütlenmeye ilişkin planlama yapılması ve plan dönemlerine yönelik çözümlerin belirlenmesi gerekmektedir. 
Kavramsal olarak bakıldığında, proje temelinde örgütlenme yerine sorun bazında örgütlenme yaklaşımının benimsenmesi, aşağıdan yukarıya ve cinsiyet duyarlı yaklaşımların belirlenmesinin gerekliliği vurgulanmaktadır.  Tabana dayalı örgütlenmenin önemli bir yaklaşım olduğunun da ayrıca altı çizilmiştir.  Diğer bir yandan, sadece formel örgütlenmeler değil, enformel örgütlenmenin de teşvik edilmesi ve önünün açılması gerektiği belirtilmiştir.  Ayrıca, yöneticiden çok, lider profilinin geliştirilmesine ağırlık verilmesi konusuna değinilmiştir.   
Son olarak, hedef kitleye yönelik eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yapılması konusu tartışılmıştır.  Kamu – sivil toplum kuruluşları – özel sektör işbirliğinin geliştirilmesi, diğer bir yandan da ortak çıkarların ortaya çıkarılmasının sağlanması, örgütlenme alanındaki sorunların çözülmesine ve gelişmeler sağlanmasına katkıda bulunacaktır.     

















3. GRUP

Sorun Alanı: Gelir Getirici Faaliyetler/Gelir Kaynakları Yaratma 
Sorunlar:
Genel olarak bakıldığında, kırsal alanda tarım dışı gelir getirici faaliyetlere yeterince yer verilmemiş olduğu göze çarpmaktadır.  Diğer bir yandan, kırsalda üretilen ürünlerle ilgili sorunların da önemli bir engel olarak karşımıza çıktığı görülmektedir.  Bu kapsamda, ürün kalitesinin düşüklüğü ve ürün çeşitlendirilmesinin azlığı başlıca sorunlardandır.  Bunlara ek olarak karşımıza çıkan diğer bir unsur da verimsizliktir.  Ayrıca, tarıma dayalı sanayiye yeterince ağırlık verilmiyor olması da bu alanda sıkıntılar yaratmaya devam etmektedir.  Hem genel anlamda eğitimsizlik, hem de kamunun kırsal alana yönelik destekleriyle ilgili bilgi eksikliği ve bilgiye ulaşmada çekilen sıkıntılar da gelir kaynakları yaratmaya engel olmaktadır.  Son olarak, örgütlü olunmaması veya olunamaması da gelir getirici faaliyetler ve gelir kaynakları yaratma konusunda sorun yaratmaktadır. 
Sorunun Çözümüne Yönelik Olarak…
Güçlü Yönler    
Sorunun çözümüne yönelik olarak güçlü yönler değerlendirildiğinde, büyük bir coğrafyaya sahip olma ve genç insan kaynaklarının varlığı gibi coğrafi ve demografik avantajlara sahip olunduğu göze çarpmaktadır.  Ayrıca, su ve toprak kaynaklarının bolluğundan da önemli bir avantaj olarak bahsedilebilir.  Diğer bir yandan, bazı ihtiyaçların varlığı güçlü yönler olarak değerlendirilmektedir; büyük tarımsal faaliyetlere gereksinim olması ve hayvancılığın geliştirilmesine ihtiyaç duyulması bu ihtiyaçlara örnek olarak verilebilir.  Makro projelere uygun bir yapının varlığı da güçlü bir yön olarak kabul edilmektedir. 
Zayıf Yönler
Organizasyon ve örgütlenmede sıkıntı yaşanmasının, gelir getirici faaliyetler ve gelir kaynakları yaratma açısından önemli bir dezavantaj olduğu belirtilmiştir. 
Çözüm için Sürdürülebilirlik ve Kurumsallaşma:
Sürdürülebilirlik ve kurumsallaşma ile ilgili olarak önerilenler, gelir getirici kaynak yaratılması için çiftçilerin tarıma dayalı sanayi kuruluşlarına sahip olacak şekilde örgütlenmesi ve çiftçi organizasyonları kurulmasıdır.
Stratejiler:
Strateji önerilerinde, bir yandan verimliliği artırıcı çalışmalar yapılırken, diğer bir yandan da tarımdışı gelir getirici faaliyetlerin gerçekleştirilmesinin gerekliliği vurgulanmıştır.  Ürün deseni artırılmalıdır.  Ek olarak, katma değer yaratacak tarımsal yapılar ve yatırımlar gerçekleştirilmelidir.  Son olarak vurgulanan ise, kamunun kırsal alana yönelik desteklerinin yeterince aktarılması ve paydaşların desteklerden azami ölçüde yararlanmaları sağlanmasının önemlidir.




4. GRUP
Sorun Alanı: Eğitim/Kapasite Geliştirme
Sorunlar:
Eğitim ve kapasite geliştirme konusunda pek çok sorun saptanmıştır.  Belirlenen sorunlar arasında, hedef kitleye uygun olmayan eğitim programlarının varlığı ve eğitim programlarının yerel bilgi, değer ve koşullar dikkate alınmadan hazırlanması dikkat çekmektedir.  Eğitim programları genellikle teorik programlardan oluşmakta, pratik ve görsel eğitimlere yer verilmemektedir.  Eğitim ihtiyacının çok çeşitli konularda olduğu bilinmekle birlikte, bu ihtiyacı karşılamak için gerekli çalışmalar yapılmamakta veya çok kısıtlı olarak yapılmaktadır. 
Ayrıca, eğitimle ilgili sorunlar arasında hem eğiticilerde, hem de eğitim alacak kişilerde bir motivasyon ve sahiplenme eksikliği olduğundan bahsedilebilir.  Eğitim mekanlarının yok veya yetersiz olması gibi altyapı eksiklikleriyle birlikte, ana dil ile eğitim dilinin farklı olması, eğitim dilinin hiç veya yeterince bilinmiyor olması gibi dil sorunları da ortaya çıkmaktadır.  Köyler arası iletişimin yeterli düzeyde olmaması ve köy ile kent arasında iletişim eksikliği de eğitim ve kapasite geliştirmenin önünde önemli engeller olarak durmaktadır. 
Ayrıca, kırsal alandaki insanların eğitime inanmamaları da bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Herkes tarafından benimsenecek ve sözü dinlenebilecek yerel lider bulmada zorlanılması ise eğitim ve kapasite geliştirme konusunda ileri adım atılmasını zorlaştıran bir etkendir.  Son olarak, üniversitelerin konuya duyarsız kalmaları da sorunların çözülmesini zorlaştırmaktadır. 
Sorunun Çözümüne Yönelik Olarak…
Güçlü Yönler     
Genel anlamda eğitim ihtiyacı konusunda farkındalık önemli bir avantajdır.  Bu kapsamda daha detaylı bir değerlendirme yapıldığında, kamu idarecilerinin eğitim ihtiyacı olduğunun farkında olmaları ile bazı konularda tabandan gelen eğitim isteklerinden (köyde yaşayan gençlerin okuma-yazma ve bilgisayar konularında eğitim istekleri vs.) bahsedilebilir.  Çeşitli konularda eğitim veren kamu kurumlarının yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının da varlığı (AÇEV, TEGEV v.b.) önemli bir güçlü yön olarak değerlendirilmektedir.  Fonlardan yararlanma ihtiyacı da yine bir avantaj olarak kabul edilebilir.  
Zayıf Yönler
Belirlenen zayıf yönlerin güçlü yönlere göre çok daha fazla olduğu görülmektedir.  Zayıf yönler arasında sayılabilecek önemli unsurların bazıları paydaşların motivasyon ve sahiplenme eksikliği ile eğitime inanılmaması ve eğiticilerde motivasyon eksikliğidir.  Ayrıca, eğitim ihtiyacının çok çeşitli konularda olmasına rağmen eğitimlerin daha ziyade teorik oluşu, yerel bilgi ve değerlerin eğitim programları içine dahil edilmemesi ve yerel bilgi, değer ve koşullara uygun eğiticilerin azlığı sorunun çözülmesi açısından önemli engeller oluşturmaktadır.  İlköğretimde taşımalı sistemin olması ayrıca bir zayıf yön olarak değerlendirilmektedir.  Dil sorunu ve bazı yerlerde eğitim dilinin hiç veya yeterince bilinmeyişi de diğer bir dezavantajdır. 
Eğitim mekanlarının yokluğu veya yetersizliği ile finansman azlığı ise önemli birer kapasite sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır.  Diğer bir yandan, kamunun eğitim ve kapasite geliştirme konusunu yeterince sahiplenmemesi, bürokrasinin ağır işlemesi nedeniyle de konuya katkı sağlamak isteyen diğer kurum ve bireylerin girişimlerinin önüne bir set çekiliyor olması değerlendirilmesi gereken dezavantajlar arasındadır. 

Köyler arası ve köy ile kent arasında iletişim eksikliği de önemli bir engel olmaya devam etmektedir.  İletişimsizlikten kaynaklanan zayıf yönlere kurumlar arası diyalogun az oluşu da eklenebilir.  Kırsalın genel yapısına bakıldığında, köylerde aileler arasındaki husumetler, feodal kültürün baskın oluşu, erkek egemen yaklaşımlar, mevsimlik işçilik sorunu ve şehir yaşantısının cazipliği gibi unsurlar da karşımıza çıkmaktadır. 
Çözüm için Sürdürülebilirlik ve Kurumsallaşma:
Sürdürülebilirlik ve kurumsallaşma için farklı boyutlarda öneriler yapılmıştır.  Bunların ilki,  köylerde kooperatif veya dernek olarak örgütlenilmesidir.  İkinci olarak, havza köyleri arasında iletişim ağı oluşturması (belirli aralıklarla toplantılar yapılacak şekilde vs.) önerilmiştir.  Köylerde önder konumundaki kişileri bilgi ve beceri yönünden donanımlı hale getirilmesinin önemi de ayrıca vurgulanmıştır.  Ek olarak, donanımlı önder kişilerin diğer köylere de bilgi ve becerilerini aktarmasını sağlamanın yararlı olacağından söz edilmiştir.  Son olarak, eğitim veren kamu kurumları ile koordineli çalışmanın gerekliliği savunulmuştur. 
Stratejiler:
Önerilen stratejide, eğitim ihtiyacının köylülerle birlikte belirlenmesi ve eğitim programlarının yerel bilgi, değer ve olanaklar dikkate alınarak hazırlanmasının gerekliliğine değinilmiştir.  Eğitim programları tüm yönleriyle güçlendirilmelidir.  Uygulamalı eğitimlere ağırlık verilmeli, aynı zamanda eğitim programları özgüveni destekleyecek bir yönde şekillendirilmelidir.  Bir yandan da, eğitimin önemi ve gerekliliği benimsetilmesine çalışılmalı, motivasyon eksikliği giderilmelidir (iletişim, seferberlik ve sahiplenme vasıtasıyla).  Kamunun fiziksel yatırımları ile birlikte eğitim programları uygulanmalı, üniversitelerin de kırsalda verilecek eğitimlere katılımı sağlanmalıdır.  Ayrıca, yerel liderlerin rolü önemsenmeli ve bu kişilerin eğitimine özel önem verilmesinin gerekliliğinden bahsedilmelidir.  Önerilenler arasında, tarım teşkilatlarındaki eğitim birimlerinin de ayrıca güçlendirilmesi bulunmaktadır.  İnteraktif eğitim verilmeli, kolaylaştırıcı sistemi uygulanmalıdır.  Köyler arası iletişim ile köy-kent arası iletişimin araçlarının oluşturulması da eğitim ve kapasite geliştirme girişimlerine katkıda bulunacaktır. 













5. GRUP
Sorun Alanı: Kadın/Cinsiyet Dengeli Yaklaşımlar  
Sorunlar:
Kırsal kalkınmada kadın/cinsiyet dengeli yaklaşımlar değerlendirildiğinde, ataerkil yapı önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.  Kadın/cinsiyet dengeli bir yaklaşım oluşturulamamasındaki önemli engellerden biri de kurumsal kapasitedeki yetersizlikler, örgütlenme deneyiminin eksik oluşu ve konuyla ilgili uzman azlığıdır.  Kırsal alana baktığımızda, kadının iş yükü, eğitimsizlik ve konuyla ilgili farkındalık olmayışı da göz önünde bulundurulması gereken unsurlar olarak ortaya çıkmaktadır.  Kırsal kalkınma projelerini şekillendiren ve uygulayan kişi ve kurumların alanı tanımaması ile yerel dil ve lehçeleri bilmemesi de kadın/cinsiyet dengeli yaklaşımlara yeterli önemin verilmesini ve bu şekilde bir yaklaşımın etkin olarak uygulanmasını engellemektedir. 
Sorunun Çözümüne Yönelik Olarak…
Güçlü ve Zayıf Yönler    
Konuyla ilgili farkındalık ve toplumsal cinsiyet dengeli istihdamın yavaş yavaş artması sorunun çözümüne yönelik güçlü yönler olarak ortaya çıkmaktadır.  Konuyla ilgili farklı sivil toplum kuruluşlarının deneyimleri (özellikle kadın sivil toplum kuruluşları) ile yerel deneyimlerin bulunması ve bunların bir araya getirilebilecek nitelikte olması önemli bir potansiyeldir.  Kırsal alanlarda kullanılan dil ve lehçeleri bilmek ve alanı tanımak bir avantaj olabileceği gibi, yerel dillerin bilmediği ve alanla ilgili yeterince bilgiye sahip olunmadığı durumlar da zayıf bir yön olarak karşımıza çıkabilir. 
Çözüm için Sürdürülebilirlik ve Kurumsallaşma:
Sürdürülebilirlik için, toplumsal cinsiyet dengeli bir eğitim anlayışının belirlenmesinin gerekliliğinin altı çizilmiştir.  Yerel liderlerin sürece katılması ve onlara bu çalışmalarda sorumluluk verilmesi büyük önem taşımaktadır.  Örgütlenmelerde kadınların yer alması sağlanmalı ve farklı hedef grupları oluşturmak için çalışmalar yapılmalıdır.
Stratejiler:    
Genel anlamda, alan araştırma sonuçlarına göre strateji geliştirmenin önemi vurgulanmıştır.  Uygulanabilecek stratejilere bakıldığında, yerelde kanaat önderlerini konunun önemine dair ikna etmek ve bu yaklaşımı benimsemelerini sağlamak önemli bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır.  Projelerde yer alacak toplumsal cinsiyet dengeli kalkınma uzmanı ekipleri oluşturmak da yararlı olacaktır.  Esnek iş bölümünü ve girişimler oluşturulmalı, toplumsal cinsiyet dengeli uygulamalar sırasında çıkabilecek engellere karşı hazırlıklı olunmalıdır.  Gelir getirici faaliyetlerle haneyi güçlendirmek ve toplumsal cinsiyet eğitimleri vermek de önemlidir.  Son olarak, kadın/dezavantajlı grupları çalışmalara ve kararlara katarak pozitif ayrımcılık yapmanın da gerekliğinden bahsedilmiştir.     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder